Istakoz (The Lobster)

Yunan sineması dendiğinde akla gelen ilk isimlerden birisi olan Yorgos Lanthimous, 2015 yılında sinemaseverlerle buluşturduğu The Lobster filmiyle büyük ses getirdi. Yaklaşık iki saatlik bilim kurgu – gerilim odaklı bir macerayla buluşturan Lanthimos, bu kez de toplumsal açıdan gördüğü yozlaşmalara değiniyor. Toplumun içindeki sorunları teknoloji odaklı aktaran Lanthimos, oldukça güçlü bir oyuncu kadrosuyla sinemaseverlerin karşısına çıkıyor.

Filmin Konusu

Teknolojinin yarattığı distopyanın anlatıldığı The Lobster filminde, yalnız kalan kişilerin yerleştirildiği bir otel görüyoruz. Bu otel, başarılı ilişkiler kuramayan, yalnız, evlenememiş kişilerin zorla gönderildiği bir otel. Bu otelde oldukça ağır kurallar olsa da en ağır kural şu, eğer 45 gün içinde eşleştikleri kişiyle başarılı bir ilişki kuramazlarsa hayvana dönüştürülüyorlar. Kişiler dönüşecekleri hayvanı kendileri seçmek zorunda kalıyor.

Distopik evrenin baskıcı ve ağır havasını çok iyi aktaran yönetmen, yarattığı alternatif evrende izleyicinin kendisine birçok soru sormasını da sağlıyor. Teknolojinin getirdiklerinden ziyade götürdüklerine odaklanan The Lobster, yönetmenin diğer filmi Dogtooth gibi büyük ses getirdi.

Aldığı Ödüller

2015 yılında düzenlenen Cannes Film Festivali’nden Jüri Özel Ödülü kazanan The Lobster, aynı zamanda Altın Palmiye adayı olarak gösterildi. Britanya Bağımsız Film Ödülleri’nden En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülüyle ayrılan film, Kostüm Tasarımcısı, En İyi Senarist gibi dallardan da ödülle döndü. Film gösterime girdiği yıl özel gösterimlerle izleyicilerin karşısına çıkmış ve eleştirmenlerden tam not almıştır.