Büyük Özgürlük (Große Freiheit)

Ödüllü film Great Freedom in Cannes eşcinselliği suç haline getiren yasaların kişisel ve toplumsal etkisini gösteriyor. Bu yasa, Almanya’da Nazi rejiminin yıkılmasından sonra uzun yıllar yürürlükte kaldı. Sebastian Meise’nin filmi konusuna farklı yaklaşımı ve baş karakter Franz Rogowski’yi canlandırması ile dikkat çekiyor. Gizli kameraların yasak bakışları altında kendimizi mahremiyet ve kamusal alanın kesiştiği bir mekanda buluyoruz. Umumi tuvaletlere girip çıkan özlem ve endişe bedenleri, ne kameraların ne de bizim casusluk yapma hakkımız olmadığını, yasak davranışın yükü tarafından şartlandırıldığını gösteriyor. Karşılıklı arzularının yoğunluğunu yansıtan kendine güvenen, misafirperver gözler, tuvaletin ötesindeki dünyaya inanmaz bir şekilde bakar. İçeriyi ve dışarıyı, hak ve özgürlükleri, arzuları ve korkuları birleştiren bu yasak görüntüler, cezaevi içinde ve dışında yaşamın kapısını aralıyor. II. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya. Hans eşcinselliği nedeniyle birkaç kez hapsedildi. Ceza Yasası’nın 175. maddesi, Hans’ın özgürlük arzusunun önünde sistematik bir engeldir. Hayatında en tutarlı olanı, bu mahkumiyetler ve bir hücreyi paylaştığı uzun süredir mahkum olan Viktor’dur.