Yağmur

Günsel çok yetenekli bir piyanisttir ve yeteneği dillere destandır. Onu dinleyenler onun büyüsüne kapılır ve onu sonsuza dek dinlemek isterler.  Tıpkı onun kadar yetenekli olan Fikret ise resim dünyasının önde gelen isimlerindendir ve onun çalışmaları hep en yüksek fiyattan satılır.

Günsel bir iş seyahati nedeniyle İzmir’e gitmek durumunda kalır. Havalimanında giderken şalı uçuşur ve aynı anda orada bulunan Fikret’in yüzüne dolanır. Fikret bunu görür görmez hemen gülümseyip kadına şalı uzatır. Ancak bakışlarından onu çok beğendiği anlaşılmaktadır. Kompartımanda birbirlerine çok yakın yerlerde otururlar. Günsel onun elindeki yüzüğü fark eder.

Uçak yolculuğu sırasında birbirleri ile çok az konuşsalar da Günsel gazete haberinden onun çok ünlü bir ressam olduğunu anlar. Kalacağı otele geldiğinde Fikret ile aynı otelde olduklarını anlar. İkisi de aynı katta birbirlerine çok yakın odalar tutmuşlardır. Odalarına geldiklerinde ikisinin de valizlerinin karıştığını fark edince tatlı bir tebessüm gösterirler ve birbirlerine iade ederler.

Otelin eğlence bölümüne inen Fikret şarkı söyleyen kadına dikkatlice bakmaya çalışır ve bu kişinin Günsel olduğunu fark eder. Günsel odasına geldiğinde bir sürü hediye olduğunu fark eder ancak aralarından bir çiçek ve notu dikkatini çeker. Bu çiçeği Fikret göndermiştir ve Günsel onunla yemek yemek için buluşur.

Yemek esnasında birbirlerini iyice tanımaya başlamışlardır. Günsel İzmir’e sadece bir haftalığına gelmiştir ve kaldığı otelle anlaşması biter bitmez İstanbul’a geri dönecektir. Fikret bunu duyunca hemen ona bu kısa süresinde eşlik etme teklifini sunar. Babaannesi İzmir’de yaşıyordur ve kendisi yarı İzmirlidir. Sergisini ise bir ay sonra yapacağını söylediği zaman Günsel üzülür.

Aralarındaki samimiyet giderek artar ve en sonunda birbirlerine âşık olurlar. Bu aşk sonucunda hemen İstanbul’a dönüp nişanlılarına durumu açıklayacaklardır. Günsel’in ise bu durumdan çok daha kötüsü başına gelecektir.