Ölüm Yolu

Mehmet kapalı ağır cezaevinde hüküm giymiş bir suçludur. Bir sabah sayım yapıldığı sırada onunda dahil olduğu on kişilik bir grubun başka bir cezaevine nakledileceğinin söylerler. Bunun üzerine o ve arkadaşları Mahmut, Nuri, Sabri, Ali, Haydar genişçe bir arabayla beraber Bursa’ya doğru yola çıkarlar. Ancak yol sırasında arabayı süren polisin dikkatsizliği nedeniyle araba kaza yapar ve sayısız taklalar atarak yolun çok ilerisinde bir yere çakılır. Arkada giden suçlulardan bazıları bu kaza sırasında ölürken bazıları sağ salim kurtulmuştur ve bundan istifade ederek hemen aracı terk edip kaçarlar. Bunların arasında Mehmet de vardır.

Uzunca bir kaçıştan sonra bir ormanlığa varırlar. Elinde silah olan birisi insanların elindeki kelepçelere sıkarak onları kelepçelerden kurtarır. Oradan da bir şekilde kaçarlar. Daha sonra içlerinden birsi kurtuluş için bir fikri olduğunu söyler. Herkes ona uyum sağlar.

Yolda giden bir çift evlilikleri üzerine sohbet ediyorlardır. Tarık’a göre hemen evlenmeleri lazımdır ancak kız kendisini henüz böyle bir evlilik için hazır hissetmemektedir. Yolun ortasında gördükleri ağaç dallarıyla durmak zorunda kalırlar. Bunun üzerine suçlular hemen araçlarına üşüşür. Tarık torpidonun gözünden altıpatlarını çıkartır ancak doğrultmaya kalmadan içlerinden birisi onun hemen ellerini tutar. Bu manzaraya şahit olan kadın aracı terk edip doğruca ormana doğru koşuşturmaya başlar. Tarık silahı ile debelenirken bir anda silah ateşlenir ve mermi Tarık’ı delip geçmiştir.

Kızın kaçtığını anlar anlamaz hemen peşlerine adam takarlar ve o da kızı yakalayıp arabaya bindirir ve hep beraber giderler. Yol üzerinde bir polis onları durdurur. Kız hemen polise bağırınca, sevgilisini öldüren adam silahını davranır ve polisi de bulur.

Ancak çok geçmeden kazadan haberdar olan polisler tek tek onların bıraktığı izleri arayacaktır. Birbirlerini hiç tanımayan insanların, aynı dava için yapacakları onları yol boyunca birbirlerine yakınlaştıracaktır.