Kuzuların Sessizliği

Thomas Harris’in aynı ismi taşıyan bir romanından beyaz perdeye uyarlanan film 1991 yılında Jonathan Demme’nin yönetmenliğinde vizyona girmiştir. Başrollerinde Jodie Foster ve Anthony Hopkisn’in yaptığı filmin olay örgüsü genç bir FBI ajanının seri katil olan bir suçluyu araması için başka bir seri katilden yardım istemesinden sonra gelişen olaylardan oluşuyor.

Ed Gein, annesi kanserden ölmüş bir adamdır. Yaşadığı bu kayıp kendisini bir çok cinayeti işlemesine neden olmuştur. Kadınları öldürdükten sonra onların derilerinden kendisine kıyafet ve dekor yapan bir seri katildir. Clarice Starling’in ormanda koşmakta olan genç bir ajandır. Nefes nefese sürdürdüğü eğitimi yarıda bırakarak zor durumda kalan prensi kurtarmaktadır. Filmin açılış sahnesi bu masalsı hikayeyle başlar. FBI merkezinde erkeklerle dolu asansöre binmesiyle devam eden sahne oun erkeklerin egemen olduğu dünyada yaşadığı yalnızlığı vurgulamaya çalışan bölümlerden oluşur. Jack Crawford ajanı ofisine çağırır ve Bill’in işlediği beşinci cinayetten bahseder.

Clarice sınıfında başarılı bir öğrencidir ancak kendisinin daha küçük işler için çağırıldığını düşünür. Crawford’un izletmiş olduğu gösteride hastalarını yeme özelliğine sahip olan Dr. Hannibal Lecter’i izleyip kendisiyle tanışma fırsatı yakalamış oluyoruz. Görevinin zorluğunu anlamaya çalıştığı sırada kendisine Hannibal Lecter’den bahsedilir ve ona daha temkinli yaklaşılması gerektiğini anlatırlar. Clarice’nin ilgilenmesini istediği kişinin tam olarak kim olduğunu sorduğunda aldığı cevap onun bir psikopat olduğudur. Dr. Chilton ona Lecter hakkında bilgi verirken cazibesinden etkilendiği kadına ilgi göstermektende kaçınmaz. Bu sahneden sonra Clarice özel bir camla ayrılmış iki tarafın bir bölümünde hepimizin merak ettiği Lecter ile tanışmaya başlar ve Lecter ajanı günaydın cümlesiyle karşılar. Tanışma sahnesinden sonra ikili arasında geçen sohbet Lecter’in belli etkili cümleleriyle ajanın bilinç altını etkilemesiyle devam eder. Lecter’in söylediği cümleler Clarice’nin hayatını özetleyen niteliktedir ve bu cümleler ajanın kalbini kırıp aşağılanmasına neden olur. Daha sonra Lecter ona soruşturmanın ilerlemesi içim Moffet adında bir hastanın bulunması gerektiğini söyler.

Kendisine taciz eden aynı zamanda Lecter’in yan hücresinde yaşayan Miggs’in intihar etmesi olayın seyrini değiştirmiştir çünkü bu olay Lecter’in talimatıyla olan bir jesttir. Ajan Clarice’nin Moffet’in kafasını bir kavanoz içinde bulması sonucu ikiliyi tekrar karşı karşıya getirir.