The Bloodhound

Luret ailesi, tüm aile üyelerinin sanatçı olduğu zengin bir ailedir. Ancak ailenin genlerinde bu kadar büyük miktarda para olmasına rağmen, depresyon süreklidir. Üyelerinin çoğunun intihar ederek öldüğü bir ailede, JP ve kardeşi Vivian (Annalize Basso) hayatlarını evde tutmaya çalışırlar. Ve JP, çocukluk arkadaşı Francis’i (Liam Aiken) evine davet eder. O sırada zor durumda olan Francis bu daveti kabul eder. Aynı eski arkadaşlarla karşılaşacağını sanan Francis’i çok tuhaf olaylar beklemektedir. Vivian kendini odasına kilitleyen kimseyle konuşmaz ve JP’nin durumu ondan pek iyi değildir. Kendini bir anda tımarhane gibi bir yerde bulan Francis, başta biraz korkar ama orada kalır. Birlikte akşam yemeği yiyen ve eskiden yaptıkları şeyleri yapan iki arkadaş, koşullar tuhaf olsa da birlikte olmaktan mutludur. Ancak JP hasta ve kesin hastalığı bilinmiyor, bu yüzden sık sık nöbet geçiriyor. Bu sırada JP, Francisco’nun Vivian ile vakit geçirmesini engeller ve onu uyarır.