Titanik

Dünya üzerinde yaşanan ve insan oğlunun asla hatırlamak istemeyeceği büyük felaketlerden bir tanesi olan Titanik Faciası, de prodiksiyonların yönetmeni olarak bilinen James Cameron tarafından çekilerek izleyicisi ile buluşturulan bir film. Teknolojinin tam hızla ilerlediği bir dönemde, insanlar üzerinden gelemeyeceği hiçbir sorunun kalmadığını düşünmeye başlarlar. Titanic isimli dev transatlantik ise insanoğlu tarafından doğaya meydan okuma çabasıdır. Söz konusu olan bu gemide yolcular arasında Avrupa’da birkaç yıl geçirdikten sonra Amerika’ya dönmekte olan Jack isimli genç bir ressam ile nişanlısı ve annesiyle Philadelphia’ya giden Rose isimli çok güzel bir kızda vardır.

Titanic filminin konusu

İki genç tamamen tesadüfen tanışacak ve aralarında var olan sınıf farkını görmezden gelerek birbirlerine yaklaşacaklardır. Öte yandan artık hiçbir gücün durduramayacağını düşünen insan oğlunun kibiri ise her geçen gün biraz daha artmaya devam ediyor. Doğa ise adeta bu kibiri insanoğlunda yok etmek için hazırlık yapıyor. Büyük ve son teknoloji ile donaltılan Titanik, yola çıkmasından dört buçuk gün sonra, 10 Nisan 1912 yılında sulara gömülmesi ile son bulan hazin olayların başlamasına neden olacak buz dağına çarpacaktır.

Titanic filmi Oscar ödülüne layık görüldü

James Cameron’un, seyirci karşısına adeta bir zaman makinesi ile çıkıyor. Orada olan biten her şeyi gözler önüne sürüyor. Bunu yaparken de oldukça başarılı bir şekilde gerçekleştiriyor. Aynı zamanda Titanic filmi, tam 14 ayrı dalda Oscar ödülüne layık görüldü. En İyi Film kategorisinde ise tam 11 ödül aldı.

1912 yılında yaşanan bu Titanik faciası filminin çekildiği yıllarda hayatta olan tanıkların verdiği bilgiler ve bir kitap doğrultusunda gerçekçi bir şekilde işlenerek izleyici karşısına çıkmıştır. İnsan oğlunun doğa ile girdiği mücadelede kendini çoktan galip saydığı ve yeteri kadar filikaya bile yer vermediği Titanic filminde, birinci sınıf insanlardan, üçüncü sınıf insanlara kadar yolcu bulunuyor. Bazı kişilerin kibri, bazı kişilerin üçüncü sınıf yolcu olması için yeterli imkana sahip olunmaya faciada, kazazedeler her geçen dakika ortaya çıkan panik ve kargaşa ile beraber kendilerini hayalini bile kuramayacakları bir kaos ortamında buluyor.