Hıçkırık

Kenan annesi ve babasıyla mutlu bir yaşam süren küçük bir çocuktur. Ancak bütün mutluluğu annesinin ölümünden sonra yok olacaktır. Annesi ölüm döşeğindeyken ona sarılamamış bir şekilde veda eder. Babasıyla bu kayıptan sonra araları açılmaya başlar. Git gide birbirlerinden uzaklaşıyor kopuyorlardır.

Bir gün babası Kenan’a evlenmek istediğini söyler. Kendisinin de onun da şefkate ihtiyacı olduğunu söyleyerek bir nevi kendisine kulp bulmaktadır. Oğlu bunu duyduğunda bir şey diyemez ancak annesinin ölümünden bu kadar az vakit geçmişken nasıl yeni birisiyle evlendiğini anlayamaz.

Yeni gelen kadın ise Kenan’ı görür görmez ondan pek haz etmez ve bunu belli etmek için elinden geleni yapar.  Kenan’ın babası ise bu durumlarda olabildiğince pasifist kalır.

Kenan git gide yalnızlaşmaya başlıyordur. Yeni gelen kadın ise Kenan’ı olabildiğince dışlamaya ve evde onu az görmek için elinden geleni yapmaya çalışıyordur.  En sonunda onu çatı katına gönderir.

Bir gün oturma odasında otururken yeni gelen kadın kıyafet provası yapıyor, babası ise kitaplarını düzenliyordur. Babası kitapları masanın üzerine atarken bir anda eski bir fotoğraf gün yüzüne çıkar. Bu fotoğrafta Kenan’ın annesi, kendisi ve bir asker duruyordur. Bunu eline alıp babasına sorar ancak babası ona kızıp onu hemen odasına gönderir.

Kenan’ın içi içini yiyordur ve o gece gidip o fotoğrafın ne olduğunu bilmesi gerekiyordur. Odaya gizlice girdikten sonra fotoğrafa bakar. Arkasındaki yazıları da okuduktan sonra oradaki askerin aslında kendi öz babası olduğunu, şu anda babası saydığı kişinin ise annesinin, babası öldükten sonra evlendiği adam olduğunu öğrenir. Babası içeri girer ve bu kez büyük bir sinirle Kenan’ı evden kovar. Kenan sırılsıklam bir halde dışarıda ağlarken onu iki adam bulur ve kendi evlerine götürürler. Adamlardan biri Azmi Bey’in onu kendi evine almasıyla hayatı büsbütün değişecektir.