Driven to the Edge

Moda tasarımcısı Tess için yolculuk sırasında kullanılan uygulamalar, çalışmanın daha kolay bir yolu haline geldi. Bir gün, bir toplantıya giderken Tess, Jaye ile aynı arabayı paylaşır. Jaye tesadüfen Tess’in arkadaşı olmak ister ve Tess başlangıçta isteksiz olsa da Jaye’i çekici bir genç kadın olarak bulur ve yeni arkadaşıyla daha fazla zaman geçirmeye başlar. Ancak Jaye’nin sıcak gülümsemesinin ve esprili sözlerinin altında çılgın bir zihin yatıyor. Tess’in bilmediği, Jaye’nin karşılaşmasının tesadüfi olmadığı ve gizli görevde olan bir taksi şoförü olan Jaye, Tess ile kendisi arasına hiçbir şeyin girmediğinden emin olmaya kararlıdır. Büyürken Jaye, çocukları alıp istedikleri yere gitmek için farklı isimler ve Uber benzeri Roller uygulamasını kullanarak çocukken babasını öldürdü.

Elbette bunu yapmaktaki asıl amaç insanları bir yere götürmek değil, öldürmektir. Sürekli şehir değiştiren ve farklı isimler kullanan Jaye, bir yol arkadaşı aramaktadır. Böylece tüm hayalleri gerçek oluyor ve yeni ortağıyla insanları öldürebiliyor. Bir moda tasarımcısı olan Tess ile tanıştığında aradığını bulur ama işler istediği gibi gitmez. Tess’in yakın arkadaşları sorun çıkarmaya başlayınca seslerini susturmak için çeşitli yöntemler kullanır. Bu sırada eğlenmek için arabasındaki insanları öldürmeye devam eder ve Tess’e hala emlakçı olduğunu söyler. Ancak bir gün yalanı ortaya çıkar ve Tess, Roller’in şoförü olduğunu öğrenir. Tess “arkadaşıyla” ilgili gerçeği zamanında öğrenebilecek mi yoksa bir sonraki yolculuğu onu mezara mı götürecek? Driven to the Edge ile sürükleyici dakikalar yaşamak mümkündür.